Haber

Üniversitelerde Kadın Cinayetlerine Protesto

Haber: Hakan KAYA/Kamera: Mehmet ÇALPAR

(İSTANBUL) – Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner’in katledilmesi İstanbul’daki bazı üniversitelerde protesto edildi. İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt girişinde toplanan öğrenciler, “Yaşamak istiyoruz, adalet istiyoruz!” diye haykırdı. “Koruma, aklama, yargıla” sloganı atan öğrenciler, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını istedi.

Üniversite öğrencisi Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner’in Semih Çelik tarafından katledilmesi ve diğer kadın cinayetleri Yıldız Teknik, Mimar Sinan ve İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere üniversitelerde protesto edildi. Saat 15.00 sıralarında İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt kapısında toplanan öğrenciler “Yaşamak istiyoruz, Adalet istiyoruz” diye haykırdı. “Koruma, aklama, yargıla” sloganı atan öğrenciler, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını istedi.

“Sıradaki biz olmamak için toplandık”

Erkek öğrencilerin de destek verdiği eylemde, son dönemde katledilen kadın ve çocukların isimleri okundu. İsimler okunurken, kalabalıktan “Yaşıyor” şeklinde karşılık verildi.

İstanbul Üniversiteli Kadınlar adına basın açıklamasını Sena Akay okurken, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Katillerden hesabı kadınlar soracak”, “Asla yanlız yürümeyeceksin”, “Geceyi de sokakları da meydanları da terk etmeyeceğiz”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” ve “Susma, sustukça sıra sana gelecek” sloganları atıldı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Bugün burada genç kadınlar olarak mücadelemizi ve taleplerimizi güçlendirmek üzere toplandık. Biz bugün burada bir sıra arkadaşımız, bir genç kadın daha öldürülmesin diye toplandık. Sıradaki biz olmamak için toplandık. Daha dün bu basın metnini yazarken 2 kadın daha katledildi… Cuma günü yarım saat arayla katledilen 2 kadın. Güpegündüz canice Semih Çelik tarafından katledilen 2 kadın arkadaşımız. 2 gün önce Beyoğlu’nda 2 erkek tarafından sokak köşesinde cinsel tacize uğrayan kadın arkadaşımız… 2 gün önce Ümmü Gülsüm KYK Erkek yurdunda intihar eden arkadaşımız… 3 gün önce Gaziantep’in Islahiye ilçesinde boynundan asılmış halde bulunan 14 yaşındaki kız çocuğu… Haftalardır etkin bir inceleme sürdürülsün, katilleri bulunsun dediğimiz Narin… 31 gündür entübe halde bulunan, cinsel istismara uğramış 2 yaşındaki Sıla bebek… Ve belki de daha bizim bilmediğimiz niceleri.

“Bu ülkede devlet; çocukları, gençleri, kadınları korumuyor!”

Peki soruyoruz; devlet kadın cinayetlerini önlemek için daha kaç tane kadının yaşamdan koparılmasını bekliyor? Bu kadınları, kız çocuklarını sadece birer sayı olarak gazete küpürlerinde unutacağımızı mı sanıyorsunuz. Sadece bu yıl 292 kadın öldürüldü, 2023 yılında çocuk istismarı suçundan 31 binden fazla dosya açıldı, sadece 1 yılda 14 bin çocuk kayboldu. Bu ülkede devlet; çocukları, gençleri, kadınları korumuyor. Tüm bu yaşananlara dur demek zorundayız! Bugün burada istismara, tacize, şiddete, kadın cinayetlerine artık yeter. Aramızdan bir kız kardeşimizin daha canice katledilmesine tahammülümüz yok.

“Bugün, tacizciler, istismarcılar karakollardan, adliyelerden elini kolunu sallayarak çıkıyorsa…”

Vahşice katledilen İkbal’in ve ailesinin suç duyuruları gerçekten dikkate alınmış olsaydı, ‘seni öldürmek için gelmiştim’ diye bir yıl önceden cinayeti haber veren video yetkili makamları harekete geçirmiş olsaydı, beş ayrı hastane kaydı olması katilin takibe alınmasını sağlamış olsaydı, bir okul yetkilisi de çıkıp İkbal’in kaydını niye sildirdiklerinin peşine düşmüş olsaydı bu cinayet gerçekleşmeyecekti. Tıpkı diğer tüm kadın cinayetlerinde olduğu gibi etkin bir koruma ve önleme mekanizması olmadığı için bu cinayetlerde de göz göre geldi. Bugün, tacizciler, istismarcılar karakollardan, adliyelerden elini kolunu sallayarak çıkıyorsa, kadınlar ellerinde uzaklaştırma kararları ile sokak ortasında paramparça ediliyorsa, bir köyde bir avuç suç ortağı ilişkileri ile bir çocuk cinayetinin izlerini elbirliği ile yok ediyorsa; her yeni güne bir kadın cinayeti haberi ile uyanıyorsak sebebi; adaletin işlememesidir, alınan kararların uygulanmamasıdır, 6284’ün tartışmaya açılması ve İstanbul Sözleşmesinin devre dışı bırakılmasıdır.

“Failler tek değil, şiddet münferit değil, şiddet sistematik ve biz, sorumlular kim çok iyi biliyoruz”

Tüm bunlar oluyorken, gizlilik yasası dahi uygulanmayıp şikayetçi olan kadının adresi failine açık şekilde veriliyor ve bu cinayetlere sebep olanlar ‘normal doğum’ sempozyumlarında kadınların doğum şekline dahi dil uzatıyorlar. 2 gün önce tacizcilerin önce salındığını ancak toplumun tepkisi üzerine tutuklandığını gördük. Yaşamımızın her alanında her hakkımızın kısıtlanmasının, milli futbol takımının kadrosuna tecavüz failinin davet edilmesinin, kadınlar çocuklar ölüyorken normal doğum güzellemesi yapılmasının hangi zihniyetin ürünü olduğunu biliyoruz! Bizlerin hayatını sıkıştırmak, eve hapsetmek, öldürmek isteyenleri çok iyi tanıyoruz. Failler tek değil, şiddet münferit değil, şiddet sistematik ve biz, sorumlular kim çok iyi biliyoruz.

Daha birkaç hafta önce İstanbul Üniversitesi’nde Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu’nun öğrenciler okulda değilken oldu bittiye getirilerek kapsam ve amacının kısıtlandırılması, güvenli kampüs, güvenli sokaklar diyerek yan yana geldiğimiz mücadele ederek kazandığımız bu kazanımın tepeden inme bir karar ile tırpanlanması da bu zihniyetin ürünü, kabul etmiyoruz. ve hep birlikte haykırıyoruz; bugün biz genç kadınlar bir kişi daha eksilmemek için buradayız. Bugün biz genç kadınlar güvenli kampüs güvenli sokak demek için buradayız. Bugün biz genç kadınlar 6284’ü uygula, İstanbul sözleşmesini yürürlüğe sok demek için buradayız. Biz bugün genç kadınlar okulumuzda yüzlerce öğrencinin mücadelesiyle kazandığı Cinsel Tacizi Önleme Komisyonunun etkin işletilmesi talebini yükseltmek için de buradayız. Etkin CİTÖK bugün İstanbul üniversiteli kadınların güvenli bir kampüste yaşamasının en önemli dayanağıdır diyoruz. Bugün biz genç kadınlar bir kişi daha eksilmemek için burada yan yana durmalıyız.”

“Yaşamakta ısrar edeceğiz”

Biliyoruz, bu ülkede tüm okulların, yurtların, iş yerlerinin, sokakların çocuklar, gençler ve kadınlar için güvenli hale gelmesi için mücadele etmek zorundayız. Şiddetin her türlüsüne karşı etkin şekilde önleme ve koruma mekanizmalarının işletilmesi, gerçek bir eşitlik ve adalet için harekete geçmek zorundayız. Tam da burada birbirimize söz veriyoruz. Yaşamakta ısrar edeceğiz. Bulunduğumuz her alanda eşitlik ve adalet için bir araya gelmekten vazgeçmeyeceğiz, yaşamımızı kısıtlamanıza izin vermeyeceğiz, dayanışmamızı büyütmekten bir adım dahi geri durmayacağız, haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkacağız, kaybettiğimiz her bir kadının hesabını soracağız. Size rağmen güvenli kampüsleri kuracağız, size rağmen arkamıza dönüp bakmadan yürüyebileceğimiz sokakları yaratacağız, size rağmen bu karanlığı birliğimizle, mücadelemizle yıkacağız.

Ve size rağmen hayallerimizdeki eşit ve özgür bir yaşamı kuracağız, yaşayacağız, yaşatacağız.”

Diğer üniversitelerde de eylem

Yıldız Teknik Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi başta olmak üzere İstanbul’da diğer bazı üniversitelerde de öğrenciler, öldürülen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için eylem yaptı.

Yıldız Teknik Üniversitesi yemekhanesi önünde toplanan öğrenciler, Rektörlük önüne yürüdü. “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Katiller tek tek hesap verecek”, “Kadın Cinayetleri Politiktir”, “Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner isyanımızdır” sloganları atan öğrenciler, “Sokaklarda ve kampüslerde adalet istiyoruz. İstanbul’un dört bir yanında ayaktayız. Genç kadınların her gün öldürülmesine alışmayacağız, susmayacağız. Adalet istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” açıklamasını yaptı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu